28 Mayıs 2015 Perşembe

Hoşgeldin Keder


Ey insan, yanacak mısın yoksa pişecek misin kederinle  ?
Kederlenebilme Becerisi Üzerine…

Kim kedere hoş geldin der ki ? Hangimiz için kabul edilebilir acı çekmek…  “Mutluluk, rutinimiz ve olağan duygu durumumuz olmalı” değil midir ki en büyük mitlerimizden biri ? Olağan insanlık hali neşe, hüzün ise olağanüstü hallermiş gibi yaşanır sanki bazılarımızca..

Kazalar, belalar, ayrılıklar, kayıplar, hayal kırıklıkları… Tüm olumsuz deneyimlerin içerisinde yaşadığımız ve tek kelime ile özetlediğimiz duygudur,  keder.. 

Keder, deyip de tek  bir kelime ile özetleyip geçiverdiğimiz  duygu,  kendi içinde ince nüanslar ile birbirinden ayrılan onca hali,  bakış açısını ve yaklaşımı barındırıyor halbuki.. Kederi yaşama biçimimiz, kaderimizi etkiliyor belki de..

Kaza olur, bela olur, kayıp olur.. Keder  gelir,  çeker, büyür, olgunlaşırız..  Ya da keder  gelir çöker, geriler,  yozlaşırız…Kaybımız olur, kazamız olur, imtihanımız olur,  kederlenir ancak her birinden daha tecrübeli ve olgun, kazançlarla çıkarız.. Kaybımız olur, kazamız olur, imtihanımız olur, kederlenir ancak her birinden daha bitkin ve yorgun, kayıplar ile çıkarız…

Peki nedir ki bu kederin, yönünü tayin eden ?  Ne eşlik edince kedere güçlü binalar inşa ediyor içimize ya da nedir, enkaza dönüştüren..  acıları elmas yerine kömüre evrilten?

Üzüntü verici durumlar gelip çattığında çoğu zaman içeri buyur etmek istemeyiz hüznü.. Üzüntüye, “her zaman mutlu olmalıyım gibi bir “mutlak talepkarlık”,  dayanamam” gibi bir dayatma ve “acı, istenmedik ve hemen kovulması gereken bir haldir” gibi bir zorbalık eşlik eder bazen..  Tam da bu noktada tutuşan keder kıvılcımı, yakar yakar yakar  ancak pişirmez..  Heba olan bir acıya dönüştürür deneyiminizi.. Vitaminini alamazsınız meyvesinin.. Çiğnemek istemezsiniz çünkü.. Ya kusar ya da hazmedemezsiniz..  Kapınıza gelen kedere onu reddetme ve kovma çabası eşlik eder, kolundan çekiştirirsiniz, hırs ve öfke ile arkadaşlık eder hüznünüz..

İşte bunlardan arınmış arı bir keder..  içinde ne hırsı ne de reddi  barındırmadığında, arı bir kederin içinde hayal kırıklığı ile birlikte kabulun, acı ile birlikte gönüllülüğün, sitem ile birlikte misafirperverliğin olduğuna şahit olursunuz..


Evet, denilebilir ki…  Arı keder pişirir, diğeri ise  yakar…

Ey insan yanacak mısın yoksa pişecek misin kederinle ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder