Bütün tabloları mm’ lik oranları hesaba kataraktan en simetrik hizalara sokarak
giderdin pürüzünü hayatının. Tıkanırcasına proje yutarak doldurdun boşluğunu
sevgilinin. Kusarak yediklerini, kustun
anılarını. Tekrar tekrar yıka bacaklarını. Yıka, temizlen ve arın. Yıka, yıka,
yıka bacaklarını. Düşünme artık günahlarını. Yıka, yıka, yıka…
Bütün taksicilerin vermediği 50
kuruşluk para üstlerinde aradın haklarını. “Alacağım o elli kuruşu !!” diye diye adaleti
sağladın. Aldın, geri haklarını. Kimse kullanamaz zaaflarını?! Bütün öfkeni,
tüm hakkına girilişleri, suistimal
edilişleri, 50 kuruşlara geri aldın. İyi
alışveriş yaptın.
Şiir denen şeyle, en sofistike
halinle en estetize küfürleri yağdırdın. Sürrealist oldun bir de üstelik,
realizminin bokunu örttün. Kitap okudun, yazdın, çizdin, entelektüel oldun ? Felsefe,
mitoloji, ideoloji.. Mantık, tutarlılık,
rasyonalizasyon, entellektüalizasyon.. Dedin ki herşeyin var kardeşim bir
gerekçesi… Neden-sonuç ilişkisi.. e kader bir de değil mi… Hiçbirşeycilik canım..
yok yok anlam önemli… 3 günlük dünya, amaan… diye diye çözdün dünyayı.
Entellektüelite pazarından iş
çıkmadı, kurtarmadı, olmadı, bazen. Pazarlardan caymadın. Perşembe pazarından taze
sebze alacaktın. Domatesleri çürük veren pazarcıdan sordun hesabını bütün çürük
hikayelerinin. Bütün çürükleri bir hışımla geri verdin!. Seni kazıklayamaz ki kimse canım! Verecek o sağlam domatesleri! Sensin çürük! Ve o sağlam patatesleri! “Ben seçeceğim seçme hakkım var benim!” Diye diye
sağlamıştın düzeni.
Birgün bir otobüse
binmiştin. Akbilin bitmiş, yazık. Çaresizdin.
Yalnızdın. Akbilsizdin.. Ne yapacağımı bilemiyordun. Ağlayacaktın. Akbilin,
bitmiş. Kim bilebilir ki akbilsizliği senin kadar ? Akbil, istedin. En zor anında
o otobüs halkından akbil istedin ! Hepsi sustu, sustu, sustu… Akbiliniz yok mu dedin ? Hepsi sustu. Delirdin. Yalan söylüyorsunuz ! Konuşun hiç
mi birinizin akbili yok! Sessizlikten nefret ederdin. Ağladın, delirdin,
açıklama bekledin otobüs halkından. Deli dediler muhtemelen. Olsun sen
sessizliğini böyle onardın. Hesap sordun bütün bir otobüs halkından Bu büyük
bir işti.. Geçmişinin bütün sessizleri o koltuklarda belirmişti. Emeği geçen otobüs halkına içten içe teşekkür ettin
sonra.
Sol şeritte gitmene izin vermeyen
arabayı taciz ettin bir keresinde de. Sonuna kadar bastın kornanın, sonuna
kadar. Ulaşacaktın bir yere. Kavuşacağın
bir yer, bir an vardı. Kavuşacaktın. Kavuşacağın bir şey vardı. Oysa o, son
derece yavaştı. Sonuna kadar bastın
kornaya. Sağa geçtin. Sağladın. Suratına baka baka geçtin, göz göze gele gele
geçtin.. Engelleyemez ulaşacağın bir yer var senin ! Ulaşamayışlarını da böyle
onardın. Ah, sol şeritte yavaş giden.. Katalizör gibi çekti öfkeni. Hep ondandı
hep, bütün kavuşamayışların.
Onlarca kitap aldın. Onlarca
kitap. Bilmek, öğrenmek, anlamak istedin.. anlayacak birçok şey vardı. Seni anlayacak
birçok kitap vardı. Hepsini sıraladın. Acıların, kontrol altındaydı. Onlarca
kitap, seni kanatlarına alıp kurtaracaklardı.
Dalıcılık yaptın bir ara da.
Dalacak derinler buldun ve derinlerde aydınlık noktalar. Derinlerde yüzebildiğini
gösterdin kendine. Bak işte 10 metrede bile boğulmadın! Üzerine git
vurgunların! Kayaların ardını, 5 metre, 10 metre sonrasını taradın.. Yılan
yoktu, timsah yoktu, köpek balığı yoktu. Tehlike yoktu. Bir ohh çekip,
rahatladın.
Binilecek atlar buldun.
Dizginleri ele aldın. Ne varsa raydan çıkan ne varsa hayatında kamçıladın. Sağa
sürdün. Sola sürdün. Kamçıladın. Hislerini kamçıladın, kamçıladın biraz da
kendini.. Arpa verip gönlünü aldın sonra atın. Okşadın yelelerini. Arzularını,
hatalarını, raydan çıkışlarını böyle onardın. Ama biraz fazla kamçıladın. Hadi
git gönlünü al o atın.
Bir ara kırışıklıklara sardın. Tozlara.
Bir de yeni aldığın arabana dadandın. Neden çift çizgiydi o kumaş pantolonlar?
Neden tozdu bütün bardaklar? Çizik mi vardı yan kaportada? Tozları yakaladın.
Ütüledin kumaşları, ütüledin bütün pantolonları.. Yakaladın arabana çizik atan çocukları. Asayiş
berkemaldi. Çizik, toz, kırışıklık, hepsi kontrol altındaydı. Çizik, toz,
kırışıklık ?
Hatırlıyor musun bir tv ekranında
izlerken, tuttuğun takım şampiyonluğu kıl payı kaçırdığında nasıl çıldırdığını?
Barajı geçemedi oy verdiğin parti, hatırlıyor musun o canlı yayın ekranını? Çok çalışmıştın ama daha çok puan aldı
çalıştırdığın arkadaşın, anımsadın mı puan tabelasını ve nasıl yıkıldığını ? Kıl payı kaçan hayatlar, kayıplar, acılar,
kurbanlar ve mağdurlar. Hepsini birden o ekranın içine o dakika sığdırdın.
Kuyrukta önüne geçene ne güzel
haddini bildirdin, ne güzel anlattın garsona tam olarak ne istediğini. Ne güzel
iade ettin acımış, bayat çayı. Aa tebrikler ne güzel facebook aktivisti de oldun. Ne güzel kurtardın di mi dünyayı.
Düşündün mü hiç neden o filmdeki
yalnız çocuğa fazla ağladın ? Elinde olsa yetim bütün çocukların elbiselerini
onarırdın. O kadına neden fazla acıdın?
Neden çok öfkelendin o adama? Evcil
hayvanlar edindin, kedileri besledin. Saygıda kusur etmedin hiç dilencilere. Yaşlı
dedeleri karşıdan karşıya geçirdin. Her kedide her çocukta her yaşlıda her
fırsatta, sen nereni onardın ? Yetimlere diye diye o çorbaları her gece sen
kime götürdün? Nerelere gittin rüyalarında
her gece, hangi gemilerle nerelerden döndün?
Ağrıyan miden, neyi hazmedemedi?
Neye isyan etti dönen başın ?
Yorgunluğun, hangi yüklerini savmak istedi?
Kime kırgındı bedenin ?
Aç kala kala neyin
cezasını çektin ?
Hangi faturayı ödedin?
Ve sen gün içinde.. En sıradan
detaylarda. Atamadığın eşyaların,
sakladığın defterler, karşılaşmak istemediğin yüzler, kızdığın şöförler, kavga
ettiğin müşteri temsilcileri, yürüdüğün metrelerce tepelerde aslında hikayenin hangi
kısmını sildin, çizdin, yazdın, anımsadın ?
Ne ile başa çıkmak istedin bu hayatta ?
İnsan kendisiyle başa çıkmak istiyor olsa gerek.Hep artan beklentiler hep hırs ve değiştirmek istediğimiz ama değiştiremediğimiz hikayeler.Şöyle bir şey söz konusu hikayeler anlatan kişiye göre şekilleniyor.Elinize sağlık çok güzel bir yazı...
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil